Mısır’lı Lagus’un oğlu Ptolemaios yani ilk hükümdar savaş sevmeyen bir vizyona sahipti.Ptolemaios, hiçbir zaman ülkesinin sınırlarını genişletmek hevesine kapılmadı. Bilim ve edebiyata düşkünlüğüyle, Mısırlılar’ın gelenek ve göreneklerini, dinlerini benimseyerek halkın sevgisini kazandı. Eski kanunları, dini törenleri muhafaza etmekle kalmayıp, eski Mısır hükümdarlarının lakabı olan Firavun unvanını aldı.Bu yeni devletin merkezi İskenderiye şehriydi. Yeni firavun burayı baştan başa onarıp, genişleterek o devrin en meşhur başkenti haline getirdi. Burada meydana getirdiği en önemli eser ise müze ve buna bağlı olan kütüphane idi. Kurulması için saray civarında ve güzel bir yer seçildi. Müzede o devirde bilinen bütün ülkelerdeki hayvan ve bitkilerin bir örneği vardı. Ayrıca botanik bahçesi ve bir rasathane bulunuyordu. Otopsi yoluyla insan vücudunun incelenmesi için bir anatomi salonu açılmıştı. Bu bilim sitesinde fizik, kimya, tıp, astronomi, matematik, felsefe, edebiyat, ve fizyoloji bilgileri için evler yapılmıştı. Yani 331 yılında Büyük İskender tarafından kurulan İskenderiye şehri, antik dünya için bir kültür ve eğitim merkezi haline gelmişti. Eğitim merkezi, anılan ismiyle kütüphane, çağın bilim adına en kıymetli kütüphanesidir.
O dönem hayatta olup burada yöneticilik yapan, eğitim veren ya da gören filozofların ve bilim insanların sayısı olmayanlara nazaran yüksektir. Biraz örneklemek gerekirse; Eratosthenes dünyanın çevresini hesapladığı bilinen ilk bilim insanıdır. Hipparkos, o dönemde yıldızları çıplak gözle sınıflandırabilen ilk bilim insanıdır. Öklid, Apollonios, Heron ve diğerleri… Hepsi ya bu eğitim yuvasına katkıda bulundu ya da buradan katkı sağladılar.Kütüphane kurulmasında hükümdar ve Theon’un katkısı olsa da günümüzde kullandığımız üniversite modülüne en yakın eğitim şekli fikri Hypatia’dan çıkmıştır.
Hypatia, MS 350 civarında o zamanlar Roma İmparatorluğu’nun bir parçası olan Mısır’ın İskenderiye kentinde en eğitimli adamlardan biri olarak kabul edilen Theon’un kızı olarak dünyaya geldi. İskenderiyeli Theon, Hypatia’yı bir eğitim dünyasında büyüttü.Theon’a göre yanlış düşünmek hiç düşünmemekten daha iyiydi.Bu düşüncesi kızına hata yapabilmesi gücünü verdi ve biliyoruz ki tarihte en az hata yapan bilim insanları bu güç ile büyüyenlerdir. Büyüdüğü ortamdan ve çalışmalarını varsaydığımızda çoğu tarihçi Hypatia’yı yalnızca bir matematikçi ve bilim adamı olarak değil, aynı zamanda bir filozof olarak kabul
ediyor.Hypatia sınıfında her din ve milletten öğrenci kabul ettiği için en sevilen haline gelmişti ama kütüphane dışındaki din tüccarlığının varlığının onu ve çevresini nasıl barbarca etkileyeceğinden habersizdi. Bir sürü filozof yetiştirdi ve yetiştirdiği öğrencilere katkı sağlarken kendi projelerini unutmadı. Kendisi, astronomi alanında buluşların ilk farkındalığı olarak hala gösterilmeye devam edilir.
Özel hayatını ben gerçek ile evliyim diyerek yanıtsız bırakan Hypatia’nın tabi ki o dönmelerde şahsi yaşantısı ürettiği bilimden çok dikkat çekiyordu. Demek ki, bir kadın bir işte başarılıysa onu magazin hayatı ile vurmaya çalışmaları o zamandan gelen bir gelenekmiş. En yakın sırdaşlarından biri, halk farklı adlandırsa da, İskenderiye valisi olan Orestes adında bir adamdı. İskenderiye Patrikhanesinin başında bulunan Theophilus farklı inançlarına rağmen Hypatia ile iyi bir ilişki sürdürmüştü. Ancak öldükten sonra yeğeni Cyril kendini beğenmiş, dini istediği gibi saptıran ancak etkin konuşma biçimi ile halkı etkileyebilen biriydi. Asıl amacı din yaymaktan öte Orestes’i zayıflatmak ve siyasi gücü ele geçirmekti. Elinde iki kozu vardı: Din ve Hypatia. Bu iki konu da halkı din ile kandırıp Hypatia ve çevresindekilerin katledilebilmesi için yeterliydi. Çünkü zaten Hypatia o dönemlerde bir sürü dedikodunun odağı oluyordu. Din hakkında tek bir yoruma sahipti ; “Masallar masal diye, efsaneler efsane diye anlatılmalıdır. Boş inançların gerçek diye öğretmekten daha korkunç bir şey olamaz. Çocuk aklı bunları kabul eder ve çocuk yanlış şeylere inanır. Bu yanlış inançlardan arınmak çok zor olur, uzun yıllar alır. İnsanlar bu inançlara bir gerçekmiş gibi inanıp uğruna dövüşürler. Hatta boş inançlar uğruna daha fazla dövüşürler, çünkü boş inanç öylesine elle tutulamazdır ki çürütülmesi neredeyse olanaksızdır.”
Eğitimci erkeklere alışkın bir halk dinsiz olduğunu belirten bir kadının eğitimci olmasını hasetlenmez miydi? Halkın gözü dini propagandalarla yıkandı ve o çok sevilen eğitimci artık ilk gördükleri yerde katletmek istenilen birine dönüştü çünkü bu dinlerine aykırıydı. Parabalien adlı gözü dönen bir grup keşiş, Hypatia’yı yakaladı. Kiliseye kaçırıldı ve vücudu istiridye kabukları ile parçalara ayrıldı. Bu esnada Hypatia henüz 45 yaşındaydı, kütüphane yakıldı. Günümüzde bile bazı eserler anonim olarak sunulmakta ve çoğu eser o yangında bilim insanlarıyla beraber katledildi. Ünlü matematikçi Hardy’nin söylediği gibi, bir çağ Hypatia’nın ölümü ile sona erdi. Bilim insanları ve eserleri orada yandı ve bir daha çok zor toparlandı. Hypatia’nın anısını için bir asteroide ve ayda bir kratere onun adı verilmiştir ve günümüze pek yakın bir tarihte “Agora” filmi çekilmiştir. Yazıyı, çalışmaları yarım kalan ama yine de yaşamdan bir gölge gibi geçip gitmeyen bir kadının, Hypatia’nın, hayata bakış
açısını özetleyen sözüyle kapatalım. “Bizi birleştirenler, ayıran şeylerden daha fazla, hepimiz kardeşiz…”
KAYNAKÇA
Hypatia (agnesscott.org)
İskenderiyeli Hypatia: Zamanın Çok Ötesinde Bir Kadın – Matematiksel Hypatia – Vikipedi (wikipedia.org)