Kadınların sırf kadın olmalarından dolayı yönetici pozisyonlarına yükselmelerinin önünde duran bir takım görünmez engellerin olmasına cam tavan sendromu denir. Günümüz çalışma koşullarında kadınlar birçok engelle karşı karşıya kalmaktadır. 

 

Kadınlara Engeller

Bu engeller nedir diye düşündüğümüzde kadının geleneksel aile içi rolleri bunlardan biri diyebiliriz. Örneğin bir iş yerinde açık bir pozisyon için karar verilecekse küçük çocukları olan bir iş kadının yerine, çocuğu olmayan bir kadın ya da çocuğu olan bir erkeğin o pozisyonda görev alması daha muhtemeldir. Cam tavan sendromunu aşılayan düşünce çocukları olan ve aile içinde görevleri olan bir kadının yöneticilik görevini yerine getiremeyeceğine inanır. Şirketlerde üst kademelere doğru çıktıkça erkek egemenliğinin arttığını görüyoruz. 

 

Kadın Yönetici Olmak

Çalıştığı sektör fark etmeksizin kadınlar iş hayatında çeşitli mobbinglere maruz kalıyor. Bu noktada cam tavan sendromu devreye giriyor ve kadınlar kariyer basamaklarını tırmanırken yollarına setler çekiliyor. Bunun dışında sosyal dışlanma farklı bir boyutta yine karşımıza çıkıyor. Yönetici kadın başarılı ama geleneksel düşünce içinde kadını yönetici konumunda kabul etmemenin söz konusu olduğu görüyoruz. 

 

Kadınlar cam tavan sendromunu nasıl yaşıyor?

 

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, ayrımcılık, ön yargılar ve bütün bu faktörler bir araya gelerek başarılı bir kadının atamasında tercihin kadından yana değil, erkekten yana kullanılması gibi bir durum söz konusu oluyor. Hal böyle olunca kadınlar görünmez engel dediğimiz cam tavan sendromu yaşıyor. 

 

Fakat yönetici olarak kadınların erkeklerden bir farkı yok aksine çok daha başarılı olabiliyorlar. Dolayısıyla ön yargıların önüne geçecek bir anlayışın kabul edilmesi gerekiyor. Lider, yönetici ve girişimci kadınlara sorulduğunda yaşamlarının çok kolay olmadığını ama bu yolda bir savaş verdiklerini ve sonuçta başarılı olduklarını görüyoruz. 

 

Mücadeleci Kadınlar

Kadın dayanışması içerisinde mücadele eden kadınların istediği şey bunun kişisel, bireysel çabalardan ziyade eşitlik algısını üst düzey yöneticiler için kabul edilmesi ve onlara eşit şartlar ve fırsatlar verilmesidir. Ancak bu şekilde cam tavan sendromu aşılamayacak bir sorun olmaktan çıkar. Günümüzde şirketler de kadın ve erkek eşitliğine verdileri önem doğrultusunda kamuoyunda iyi şirketler olarak kabul ediliyorlar. 

 

Geçtiğimiz 8 Mart’la ilgili reklamlara baktığımızda bir çok şirketin cinsiyet ayrımcılığına karşı bir tavır sergilediğini toplumsal cinsiyet eşitliğini ve cam tavan sendromunu aşmaya yönelik mesajlar vererek kamuoyu önünde daha kabullenilebilir, modern şirketler haline geldiklerini görüyoruz. 

 

Sendromu Kadın ve Erkeğin Birlikte Aşması Gerek

Kadınların siyasal ve ekonomik katılımının yetersiz olduğu, eril sistemin tahakkümü altında kadınların sindirilmeye çalışıldığını görüyoruz. Sistem erkekleri potansiyel lider olarak ele alırken, kadınlara ikincil roller biçiyor. Kadın kamusal alandan uzaklaştırılarak bir nevi kendi kabuğuna çekiliyor. Sonuç olarak cam tavan sendromu nüksetmiş oluyor. Kadınların hasta bakması yönünde destekleneceğine ilişkin yasalar bir yönüyle kadın dayanışması içerisinde olanların hoşuna gitmiyor. 

 

Çünkü geleneksel roller yine kadına atfedilmiş oluyor ve kadın ev içinde çalışmaya zorlanıyor. Olaya geniş bir perspektiften baktığımızda, eril sistem erkeğe de çok zor görevler atfedebiliyor. Örneğin, “erkekler ağlamaz, erkek evin direğidir, eve bakmakla erkek yükümlüdür” gibi söylemlerle erkeğin kaldıramayacağı yükler omuzlarına biniyor. Bu noktada kadını erkeğe veya erkeği kadına üstün gören bir bakış açışını kenara bırakıp toplumsal cinsiyet eşitliği için bir mücadele verilmesi geriyor.